Baş ağrısının stres, uykusuzluk, açlık ve yoğun çalışma gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bozkurt, migrenin ise nörolojik bir hastalık olduğunu ve baş ağrısından çok daha fazlasını kapsadığını ifade etti. Migrenin sıklıkla başın tek tarafında zonklayıcı şekilde hissedildiğini, bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet gibi belirtilerle seyrettiğini aktardı.
Hastalardan en sık gelen sorulardan birinin “Baş ağrım migren mi?” olduğuna dikkat çeken Şensoy, migreni ayırt etmek için bazı belirgin ipuçlarını sıraladı:
“Ağrı tek taraflı ve zonklayıcı mı?
Atağa bulantı ya da ışığa duyarlılık eşlik ediyor mu?
Ağrı, günlük yaşamı kesintiye uğratıyor mu?”
Bu sorulara “evet” yanıtı veren hastaların mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurması gerektiğini belirten Bozkurt, migrenin doğru tanı ve tedaviyle yönetilebileceğini vurguladı.
“Tedavi kişiye özel olmalı”
Migren tedavisinde standart bir reçeteden söz edilemeyeceğini söyleyen Hakan Bozkurt, “Bazı hastalar atak sırasında kullanılan ilaçlarla rahat ederken, bazıları için koruyucu tedavi şarttır. Aynı zamanda stres yönetimi, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedavinin önemli bir parçasıdır” dedi.
“Migrenle yaşam mümkün”
Migrenin kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğunu belirten Bozkurt, erken tanının önemine değinerek sözlerini şöyle tamamladı:
“Doğru tanı ve düzenli tedavi ile migren ataklarını en aza indirmek mümkün. Hastalarımızın şikâyetlerini ciddiye alarak en uygun çözümü birlikte belirliyoruz.”








